Ebubekir ŞAHİN
Ebubekir ŞAHİN
RTÜK Başkanı

Şiddet ve Medya Çalıştayı Sonuç Bildirgesi 27 Eylül 2022 – İstanbul

Ebubekir ŞAHİN Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Öncülüğünde Gerçekleştirilen Şiddet ve Medya Çalıştayı Sonuç Bildirgesi 
27 Eylül 2022 – İstanbul

 
Geleneksel ve yeni medyaya erişim olanaklarının her geçen gün artması, iletişim hakları ve özgürlüğü temelinde her ne kadar olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de medyanın izleyici/dinleyici hedef kitlesine yönelik sunmuş olduğu yayın hizmeti içeriklerinin anılan kitle üzerindeki etkisi beklenenin aksine daima olumlu olmamaktadır. Kitle iletişim araçları bireylerin toplum içinde değişen rollerinin belirlenmesi ve yönlendirilmesi hususunda oldukça önemli bir noktada bulunmaktadır. Toplumda şiddet algısının oluşumuna ve gelişimine etki eden birçok etken olmakla birlikte medyada yer alan açık veya gizli mesajlar bireylerin davranışlarına yön verebilmekte ve medyada yer alan şiddet unsurları toplumsal hayatta şiddetin farklı türlerine dönüşebilmektedir. Bu bağlamda hem bireyi hem de toplumsal bütünlüğü yıpratan “şiddet” unsurlarının üzerinde durulması ve bu unsurların toplumda oluşturabileceği zararların önlenebilmesi amacıyla Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri ERSOY’un destekleriyle; Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut ÖZER, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sayın Rıdvan DURAN ve medya kuruluşlarının yöneticilerinin katılımlarıyla “Şiddet ve Medya Çalıştayı” gerçekleştirilmiştir. Söz konusu Çalıştay sonucunda fikir birliğine varılan ve tavsiye edilen hususlar aşağıda belirtilmiştir:
 
 
1.  Şiddet, günümüzde birçok farklı türüyle karşımıza çıkan, bireyde ve toplumda yıkıcı etkilere sebep olan tutum ve davranışlar bütünüdür. Şiddete yönelik bireysel ve toplumsal bir bilincin oluşturulması, şiddetle mücadelede büyük önem arz etmektedir. Şiddetle mücadele, büyük ölçekte katılım, sorumluluk ve iş birliği gerektirmektedir. Bu bağlamda bireylerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarına, kamu kurum ve kuruluşlarına, medya içerik sağlayıcılarına da büyük sorumluluk düşmektedir. Medya, toplumda farkındalık yaratma ve ortak bilinç oluşturma noktasında aşikâr bir etkiye sahiptir. Bu etkinin istatistiklere dökülmesi, televizyon yayınlarında şiddetin ölçülmesi ve izleyicilerin şiddeti algılama düzeylerinin saptanması için alanında uzman olan sosyolog, psikolog ve akademisyenlerin de katılımıyla yoğunlaştırılmış saha araştırmaları gerçekleştirilmelidir.
 
 
2. Yeni medya ile dijital kültür çağında dolaşımda bulunan zararlı içerikler konusunda toplumsal bilinçlendirmeyi ve bu içeriklerden etkin korunmayı sağlamak amacıyla özellikle dijital medya okuryazarlığının üzerinde durulmalı ve bu kapsamda projeler üretilmesine ağırlık verilmelidir.
 
 
3. Bilgiye erişimi mümkün kılan kanalların sayısının, çeşitliliğinin ve teknolojik altyapılarının artması, verilmek istenen mesajların her türlü ses ve görüntü teknikleri ile kolayca paylaşılmasını sağlamaktadır. Ancak burada verilmek istenen mesajların içeriği, şekli ve zamanı önem arz etmektedir. Şiddeti içeren ham görüntülerin kullanılması ve bu görüntülerin haber sunuşu sırasında tekrar tekrar yayınlanmasından kaçınılmalıdır. Şiddet içerikli yayınların ve bilhassa haberlerin, abartılı ses efektleri ile desteklenerek sunulmasının izleyici üzerindeki etkisi ise daha dikkatle düşünülmelidir. Bununla birlikte, şiddetin tekraren ve sıklıkla gösterilmesi şiddetin kanıksanmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu noktadan hareketle şiddet içerikli haber ve yayınlar mümkün olduğu kadar sade ses ve görüntü efektleri ile ekranlara getirilmelidir.
 
 
4. Haber bültenleri toplumun ülke ve dünya gündemine dair bilgilere en kolay erişim sağladığı program türleridir. Ancak toplumu hayatın gerçeklerinden haberdar etmek isterken ekranlara verilen şiddet haberlerine konu olan bireylerin mahremiyetlerinin ve aile değerlerinin zarar görmesinin önüne geçilmelidir. Bu noktada medya hizmet sağlayıcılar meydana gelen şiddet olaylarından ve şiddetin taraflarından bahsedilirken farklı haber bültenlerinde şiddet mağduru kişiyle ilgili verilen farklı bilgi veya görüntülerin bir araya geldiğinde kişisel verilerin ihlaline sebep olabileceği bilinciyle iş birliği içinde hareket etmeli ve mağdur bireyin haklarını gözetip kimliğinin ifşasından azami dikkatle kaçınmalıdır.
 
 
5. Kadına yönelik şiddet, medyada hassasiyetle yaklaşılması gereken şiddet türlerinin başında gelmektedir. Özellikle izleyici kitlesinin çoğunluğu kadınlardan oluşan gündüz kuşağı programlarında kadın temsiliyeti ayrıca bir hassasiyet gerektirmektedir. Bu tür programlarda şiddetle ilgili destek mekanizmaları izleyiciye aktarılmalı, KADES (Kadın Destek Uygulaması) gibi uygulamaların bilinilirliği sağlanmalı ve kullanımı teşvik edilmelidir. Şiddetin tanımının ve kapsamının belirlenmesi kadar şiddete maruz kalındığında hangi yolların izleneceğinin bilinmesi de şiddetle mücadelede çok önemli bir rol oynamaktadır.
 
 
6. Medyada şiddetin nasıl sunulduğu, şiddet bağlamında bilincin oluşturulması noktasında kritik bir öneme sahiptir. Özellikle dizilerde karşımıza çıkan şiddetin yine şiddetle çözümlenmesi, şiddeti doğal bir çözüm aracıymış gibi göstermekle birlikte farklı zararlı davranış ve düşünce kalıplarını da meşrulaştırmaktadır. Bunun yerine şiddetin bir suç olduğu ve şiddet uygulayan kişinin ağır hukuki yaptırımlarla karşılaşacağı üstüne basılarak gösterilmeli ve bu yönde bir toplumsal bilinç oluşturulmalıdır.
 
 
7. Eğitici nitelikteki içerik ve yapımlarla şiddet karşıtı ortak bir sivil toplum bilincinin oluşumuna katkı sağlamak, medya hizmet sağlayıcıların kamusal sorumlulukları arasında değerlendirilmektedir. Bu kapsamda; aile kurumunun ve ortak değerlerimizin itibarsızlaştırılmasının önüne geçebilmek adına millî ve manevi değerlerin ön planda tutulduğu, ailenin mahremiyetinin gözetildiği aile dostu yapımlar teşvik edilmeli ve sayıları artırılmalıdır.
 
 
8. Gelişen medya ağları ile hayatımızda yer alan dijital platformlar her yaştan bireye hizmet sunmaktadır. Artarak büyümeye devam eden dijital platformların hitap ettiği kitle göz önünde bulundurulduğunda bir dijital medya hukukunun oluşturulmasına ve bu alanın denetlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. İsteğe bağlı yayın hizmeti sunan platformlar yayın seçiminde bulunurken öz denetim uygulamalı ve aile değerlerini koruyan yayınlara öncelik tanımalıdır.  
   
 
9. Medyanın gözettiği uluslararası yayıncılık etik ilkelerinin yanı sıra toplumda ortak bilincin oluşması ve farkındalığın artırılması amacıyla toplumsal yapı ve hassasiyetler de göz önünde bulundurularak ortak etik ilkelerin belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumun yapısı ve hassasiyetleri gözetilerek belirlenecek bu etik ilkeler doğrultusunda medya hizmet sağlayıcılar bu tür yayın ve içeriklere teşvik edilmelidir.
 
 
10. Şiddet içeriklerine sıklıkla maruz kalmanın çocukların davranışlarında ve ruh sağlıklarında telafisi güç olumsuz etkiler bırakabileceğinin bilinciyle, çocukların ekran başında olduğu zaman dilimini göz önünde bulunduran bir yayın anlayışı benimsenmelidir.
Bu konuda ebeveynlere de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Dijital platformlar da gerekli hassasiyeti göstermeli, ebeveyn kontrol mekanizmalarını geliştirmeli, çocuklara özgü kataloglarını titizlikle belirlemelidir.
Yayın Tarihi: 05 Ekim 2022